Hacı Hüseyin Yıldız (K.S)
El padre Hacı, el sultán de corazones, falleció el 25 de agosto de 2005 en Düzce. Los sheriffs graves ahora se encuentran en el cementerio de la ciudad de Düzce.
Sarsılmaz Çınar
Muhammed Seyfeddin Serhindi (k.s)
Uzunca boylu, esmer tenli, güzel yüzlüydü Gözleri büyükçe, sakalının iki tarafı seyrekçeydi. Zahir ve batın ilimleri derlemiÅŸ, zühd ve takva ehli bir zattı. Heybetli bir yüzü, müessir bir siması vardı. Yüzünü görenler etkilenir, durumlarına göre tevbe eder veya hidayete ererdi.
Muhammed Masum’un oÄŸlu. Ä°mam-ı Rabbani’nin torunu 1049/1639 yılında Serhind’de doÄŸdu. Tasavvuf ve tarikatte üstadı, babası Muhammed Ma’sum Seyr u sülukunü tamamladıktan sonra babası tarafından Delhi’de irÅŸada memur edildi. Burada ki tekkesi ruhanî bir eÄŸitim merkezi oldu. Halkın her sınıfından binlerce insanla dolup taÅŸtı Bu dergahtan pekçok halife yetiÅŸti. Burada yetiÅŸen halifeler aracılığıyla, NakÅŸbendiyye’nin Müceddidiye kolu, Afganistan, Türkistan, Irak ve Åžam belgeleme kadar yayıldı. Evi ve dergahı kafile kafile gelen ziyaretçilerin konağı oldu. Dedesi Ä°mam-ı Rabbani’nin kendisine karşı büyük mücadele verdiÄŸi Ekber Åžah’ın torunu ve zamanın sultanı Alemgir Evrengzîb onun bendeleri arasında yer aldı. Ä°mam-ı Rabbani ve oÄŸlu Muhammed Masum’un mücadeleleri böylece meyvesini vermiÅŸ oluyordu. Sultan Alemgîr takva ehli bir zat olarak yetiÅŸti. Sultanın Seyfeddin Serhendiye intisabının ardından pek çok vezir ve devlet ricali de onun yolunu izledi. Tarikat neÅŸvesiyle marifet deryasına daldı.
Alemgir Evrengzîb Ä°le:
Åžeyh Seyfeddin Serhindi’ye bende olan Sultan, ÅŸeyhinin gösterdiÄŸi nurlu yolda hızla mesafeler katetti. Ülkesinde adaletin hakim olmasını saÄŸladı. RaÅŸid halifeler gibi sünnet-i seniyye yolunda yürümeye büyük özen gösterdi. Sultan maneviyatın cezbesine kendini tam kaptırmıştı. Ä°lerlemiÅŸ yaşına raÄŸmen Kur’an’ı hıfz etti. Geceleri zikir, fıkır ve ibadetle meÅŸgul oluyor, manen terakkiye devam ediyordu. Nihayet “letaif’ten “ahfa” mertebesine gelmiÅŸti. Kendisine garib bazı ilhamlar ve haller gelince durumu ÅŸeyhi Muhammed Seyfeddin’e anlattı. O da onun sıkıntısını manevi tasarruflarla feraha çıkardı. Ayrıca durumu henüz hayatta olan babası Muhammed Masum’a yazdı Muhammed Masum cevabî mektubunda sultanın durumunun saÄŸlam ve geliÅŸmelerin yerinde olduÄŸunu ve sonuçdan pek sevindiÄŸini oÄŸluna bildirerek ÅŸunları yazdı: “Sultanın azamet, heybet ve ÅŸevketine raÄŸmen, Hakk’a tabi olup size intisab etmesi ÅŸükrü gerektiren büyük bir nimettir” Muhammed Ma’sum’un Mektübat’ının III cildinde 221 ve 227 sırada bulunan oÄŸluna yazdığı mektupların muhtevasından sultanın tarikata girmesinden letaif, rabıta ve zikirle meÅŸguliyetinden ÅŸeyhin duyduÄŸu sevinç ifade edilmekte ve sultanın emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-ı ani’l-münker konusundaki gayretleri öÄŸülmektedir.
Tarih kitapları Muhammed Seyfeddin’in kendisine intisab eden AlemgirÅŸah Evrengzib’in sarayına gelmesi olayını ÅŸöyle nakleder: “Åžeyh, ÅŸahın sarayına geldiÄŸinde duvarda bir takım resimler görür. Ve bunların derhal indirilmesini söyler. Åžah da tereddütsüz itaatle resimleri indirtir. Ve uzunca bir süre sarayda sohbet ederler.”
Heybeti ve Etkisi
Muhammed Seyfeddin emr bi’l-maruf ve nehy ani’l-münker konusunda çok titizdi Nitekim Muhammed Ma’sum oÄŸlunun bu durumu hakkında ÅŸunları söyler: “Hind ülkesinin neresinde bir münker, bir kötülük iÅŸlendiÄŸini duysa hemen onun üstüne gider, onu ortadan kaldırmaya çalışır. DuyduÄŸu bir kötülüÄŸün bir an bile kalmasına dayanamazdı.”
Manevi mehabeti sebebiyle sultanlar ve kumandanlar bile huzurunda tam bir edeble el-pençe divan durur, oturmayı su-i edeb sayarlardı
Adamın bin bir gün Åžeyh Seyfeddin’in huzurunda durup haline ÅŸöyle bir baktı ve kendi kendine “Bu ÅŸeyh de amma da büyüklük taslıyor”, diye düÅŸündü Muhammed Seyfeddin onun bu manalı bakışından hakkındaki su-ı tefehhümünü keÅŸfederek dedi ki:
– Bende biri büyüklük varsa o Hakk’a aittir Küçüklük ve kusur varsa bendendir.
Muhammed Seyfeddin’in kemalini kabul etmeyen adamlardan biri ÅŸöyle bir rüya gördü: Emniyet kuvvetleri kendisini yakalamış bir yandan dövüyorlar, öbür yandan da ÅŸunları söylüyorlar:
– “Sen misin bizim ÅŸeyhimizin halini beÄŸenmeyen, onu kabul etmeyen? Halbuki o Hakk’ın sevgili kuludur.”
Adamcağız uyandığında vücudunda sopaların sızısını hisseder ve bunu ÅŸeyhin bir tasarrufu sayarak koÅŸup kendisine intisab eder.
Ney ve Sema
Anlatıldığına göre, Åžeyh Seyfeddin bir gün evinde otururken komÅŸuda çalınan bir ney sesi duyar. Ve naÄŸmenin tesiriyle bayılıp düÅŸer. Kolu feci bir ÅŸekilde incinir. Kendine geldiÄŸinde der ki:
– Ney ve ilahi dinlemeyi terketmemden dolayı bazıları benim aÅŸktan yana nasipsiz olduÄŸumu sanıyorlar. Halbuki asıl nasipsiz, beni öyle sananlar. Çünkü aşık olan böyle yanık ve sûziÅŸli ney sesini dinlemeye nasıl dayanabilir.
Yine bir gün coÅŸkulu derviÅŸlerinden biri, bir ney ve sema meclisine tesadüf eder. Ney ve semanın tesiriyle vecd ve cezbe içinde uçar gibi okunan ilahileri dinler. Kendisini iç dünyasının coÅŸkusuna kaptırır. Fakat edebinden nara atıp ses çıkaramayınca oracıkta can verir. Bu derviÅŸin durumu Åžeyh Seyfeddin’e haber verildiÄŸinde ÅŸunları söyler:
“Ney ve sema, duygulu gönüller ve hassas ruhlar için tehlikelidir. Ulemanın bu konuya cevaz vermedeki tereddüdünde ÅŸüphesiz bir hikmet vardır.”
Vukûf-i kalbî ve Sohbet:
Hergün dergahında 1400 kiÅŸiye iki öÄŸün leziz yemekler piÅŸirilir, gerek derviÅŸlere gerekse gelen ziyaretçilere ikram olunurdu. Ziyaretçilerden biri bir gün merak saikıyla sordu:
– Bu yolda aslolan “kıllet-i taam” deÄŸil mi? Siz boyuna yediriyorsunuz.
Şeyh Seyfeddin şu karşılığı verdi:
– Gıdayı büsbütün azaltmak vücudu takattan düÅŸürür. Bizim yolumuzun pirleri “vukûf-u kalbî” ve “sohbet” esası üzerinde durmuÅŸlardır. Riyazatta aşırılık, ve açlıkla vücuda meÅŸakkat vermek bazı olaÄŸanüstü hallerin meydana gelmesini saÄŸlayabilir. Fakat biz bunları muteber saymayız. Bizim gayemiz zikre devam, Allah’a teveccüh, sünnete ittiba ve meÅŸru iÅŸlerle iÅŸtigal suretiyle nur ve berekatı arttırmaktır.
Pekçok halife yetiÅŸtiren Muhammed Seyfeddin, 1096/1684 yılında Serhind’de vefat etti. Ve oraya defnolundu.
YetiÅŸtirdiÄŸi halifelerden baÅŸlıcaları: Åžah Abbas, Åžeyh Sadreddin Sufi, Åžeyh Ebu’l-Kasım, Åžah Ä°sa ve Seyyid Nur Muhammed Bedayünî’dir. Kendi yerine halef bıraktığı da bu sonuncusudur.
-rahmetullahi aleyh-
​​​
​
​
​
​
​
-
Muhakkak Allah emaneti ehline vermenizi emreder
-
Allah-ü Teâlâ’nın sevgisi
-
Fetret Devresi
-
Hacı Babamızın Evlatlarına Nasihatları
-
Hacı Babamızın Halifeleri
-
Ä°mtihan Dünyası
-
Allah ve Resülü’nün dilinden dökülen inciler
-
Peygamberimiz Bir Sohbetinde buyurdular ki
-
Sohbet
-
Takva
-
Tasavvuf
-
Yaratılanı severiz yaratandan ötürü
-
Zikir
-
Hz.YUNUS ‘ dan (K.S.)
-
Rabıta ile Ä°lgili Âyetler Kudsi Hadisler ve Hadisi Åžerifler
​
Sevgili peygamberimiz (s.a.v)
Hazreti Muhammed Mustafa
Hz.Ebu Bekr Sıdık (r.a)
Selman-i farısı (r.a)
Kasım Bin Muhammed (r.a)
Cafer-i Sadık (r.a)
Bayezid el Bistami (r.a)
Ebul Hasan-i Harakani (k.s)
Ebu Ali Farmedi (k.s)
Yusuf Hamedani (k.s)
Abdulhalik Gücdüvani (k.s)
Arif Rivegeri (k.s )
Mahmud FaÄŸnevi (k.s)
Ali Ramitani (k.s)
Muhammed Baba Simasi (k.s)
Emir Külal(k.s)
Şahı Nakşibend Muhammed (Bahauddın )(k.s)
Alauddini Attar (k.s)
Yakub Çerhi (k.s)
Ubeydullah Ahrar (k.s)
Muhammed Zahid (k.s)
DerviÅŸ Muhammed Semarkandi (k.s)
Haceyi Muhammed Ä°mkeneÄŸi (k.s)
Muhammed Baki Billah (k.s)
Ä°mam-i Rabbani Ahmed Faruki (k.s)
Muhammed Masum es-Serhendi (k.s)
Muhammed Seyfeddın Serhendi (k.s)
Nur Muhammed Bedayunı (k.s)
Mirza Mazhar-ı Cann-ı Canan (k.s)
Abdullah Dehlevi (k.s)
Mevlana Halid BaÄŸdadi (k.s)
Seyyid Ali Nesep Tahal Hakkari( k.s)
Seyyid Taha el Hariri (k.s)
Muhammed Es’ad Erbili (k.s)
Kutbul Aktab Haci Halil Fevzi (k.s)
-
Letaife Hamse
-
Mürakebe Makamları
-
Nebî âşığı ÅŸair Nâbî
-
DerviÅŸin GeliÅŸ, GidiÅŸ Halleri
-
Takdir
-
KiÅŸinin Sevgisi
-
Nakşibendi Tarikatının Kaideleri ve Kandilleri